Dikmen Lisesi Forum «© Copyright '08»
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dikmen Lisesi Forum «© Copyright '08»


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Mustafa Kemal ATATÜRK

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
korN
Yeni Üye
Yeni Üye



Kadın
Mesaj Sayısı : 29
Yaş : 54
Yaşadığınız Şehir : 06 Ankara
İşiniz : Öğrenci
Hobiniz : Müzik, sinema
Kayıt tarihi : 03/12/07

Mustafa Kemal ATATÜRK Empty
MesajKonu: Mustafa Kemal ATATÜRK   Mustafa Kemal ATATÜRK Icon_minitime2007-12-16, 23:18

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
[Mustafa Kemal ATATÜRK 451600ataist10 (1881-????)


Mustafa Kemal, 1881 yılında Selanik'te doğdu.

İlköğrenimine, Annesi Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine Hafız Mehmet Efendi mahalle mektebinde başladı. Bir süre devam ettiği bu okuldan babasının isteğiyle ayrıldı ve öğrenimini o günün çağdaş eğitim anlayışını benimseyen Şemsi Efendi Mektebi'nde tamamladı.

Mustafa Kemal, askeri dehasını ve liderlik yeteneğini geliştireceği askerî eğitimine, 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi'nde başladı. 1896-1899 yıllarında Manastır Askerî Lisesi'ni, 1902 yılında teğmen rütbesiyle Kara Harp Okulu'nu, 1905 yılında ise yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi'ni bitirdi.

1905-1907 yılları arasında Şam'daki, 5. Ordu'da görev yapan Mustafa Kemal, 1907'de, bugün kıdemli yüzbaşı olarak adlandırılan kolağası rütbesini aldı.

13 Nisan 1909'da, tarihimizde 31 Mart olayı olarak bilinen ayaklanmanın bastırılmasında etkin rol oynayan Hareket Ordusu'nda, Kurmay Başkanı olarak görev yapan Mustafa Kemal, 1910 yılında Picardie Manevraları'nda Türk Ordusu'nu temsil eden kurulda yer aldı.

1911 yılında, İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığı'ndaki görevinin ardından, İtalyanların Trablusgarp'a saldırısıyla başlayan savaşta, Tobruk ve Derne bölgelerinde gönüllü yerel güçlerin başında bulundu. Aynı yılın 27 Mart'ında binbaşı oldu, 1912 yılının 6 Mart'ında ise Derne Komutanlığı'na getirildi.

1912'de Balkan Savaşı'nın başlamasıyla, İstanbul'a geri dönerek, Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katılan Mustafa Kemal, Dimetoka ve Edirne'nin geri alınmasında önemli rol oynadı. 1913 yılında atandığı Sofya Ataşemiliterliği görevini sürdürürken yarbaylığa yükseltildi.

1914 yılının Ekim ayında, Osmanlı İmparatorluğu'nun İttifak Devletleri'nin yanında I. Dünya Savaşı'na katılmasıyla, 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi. İtilaf Devletleri'nin tüm gücüyle yüklendiği Çanakkale'de eşsiz bir direnişin önderliğini yapan, çarpışmanın yazgısını değiştiren ve "Çanakkale geçilmez" dedirten yine Mustafa Kemal'di.

25 Nisan 1915'te, Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerinin yenilgiye uğratılmasının ardından, 1 Haziran 1915'te albaylığa yükselen Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu Komutanı olarak 9-10 Ağustos'ta Anafartalar, 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferleriyle başarılarına yenilerini ekledi.

27 Ocak 1916'da karargâhı Edirne'de bulunan 16. Kolordu'nun Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, kısa bir süre sonra, 16. Kolordu'nun, Doğu Cephesi'nin güçlendirilmesi amacıyla Diyarbakır'a kaydırılması kararlaştırılınca, Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır'a gönderildi ve rütbesi tümgeneralliğe yükseltildi. Rus güçleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı.

Mustafa Kemal, 2. Ordu Komutanlığı'na, sonra da Halep'te Alman Generali Falkenheim komutasındaki Yıldırım Orduları Grubu'nda, 7. Ordu'nun Komutanlığı'na atandı. 15 Aralık 1917'de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya'ya yapılan resmî ziyarete katılan Mustafa Kemal, 15 Ağustos 1918'de yeniden 7. Ordu Komutanı olarak Halep'e döndü. Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından bir gün sonra, Mustafa Kemal'in, 31 Ekim 1918'de getirildiği Yıldırım Orduları Komutanlığı görevi, bu Ordu'nun 13 Kasım 1918'de kaldırılması üzerine sona erdi. O'nun artık görev yeri Harbiye Nezareti idi.

Ateşkes koşullarının yanı sıra, yöneticilerin yanlış tutum ve davranışları sonucu ülkenin içine sürüklendiği durum, Mustafa Kemal'in uzun yıllar boyunca zihninde yeşeren düşüncelerini harekete geçirmesini ve Türk Ulusu'nu esenliğe kavuşturacak kararı almasını sağladı.

Mustafa Kemal'in, "Ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız, koşulsuz bağımsız yeni bir Türk Devleti kurma" kararını alması ve bunu gerçekleştirecek koşulları oluşturmak amacıyla Samsun'a hareketi, tarihin akışını değiştiren bir adımdır.

"19 Mayıs" Türk Ulusu ve kendi yaşamı içinde öyle bir dönüm noktasıdır ki, Mustafa Kemal bu günü "doğum günü" olarak nitelemiştir.

Mustafa Kemal'in, "Ben, Samsun'a çıktığım gün elimde maddî hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk Milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk Milletine güvenerek işe başladım" sözleri, O'nun kurtuluş yolunda, ulusal birliği gerçekleştirmek düşüncesiyle çıktığı Anadolu yolculuğunda Türk Ulusu'na duyduğu güveni ortaya koymaktadır.

Ulusal savaşımın bayrağını açmak için beklediği fırsat, 9. Ordu Müfettişliğine getirilmesi ile karşısına çıktı ve 19 Mayıs 1919'da ulaştığı Samsun'da kısa bir süre kaldıktan sonra 28 Mayıs 1919'da gittiği Havza'da, tüm komutanlara, üst kademedeki yöneticilere ve ulusal kuruluşlara gizli bir genelge yayımlayarak, işgal karşısında bütünleşme çağrısında bulundu.

22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgede, "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" ilkesine yer vererek, Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. İngilizlerin baskısı sonucu müfettişlik görevinden alınmak istenmesi üzerine, askerlikten ve resmî görevinden ayrılma kararı alan Mustafa Kemal, 8 Temmuz 1919'da bir duyuruyla, tüm gücüyle Anadolu'nun bağımsızlık savaşı için çalışacağını açıkladı.

23 Temmuz-7 Ağustos 1919 günlerinde, geleceğimizin sağlam temeller üzerinde biçimlenmesinin yolunu açan Kurtuluş Savaşı'nın temel ilke ve yöntemlerinin belirlendiği, Erzurum Kongresi'ni topladı. Bölgesel konuları görüşmek için toplanan Kongre'de ülkenin tümünü ilgilendiren önemli kararlar alınarak ulusal savaşımın esas programı hazırlandı.

Mustafa Kemal 7 Ağustos 1919'da Kongre'nin kapanışı nedeniyle Kongre heyetine yaptığı konuşmada, esaslı kararlar alındığını ve dünyaya Ulusumuzun varlığı ve birliğinin gösterildiğini, tarihin bu Kongre'yi ender ve büyük bir eser olarak kaydedeceğini söyleyerek, toplantının önemini ortaya koydu.

4-11 Eylül 1919 günleri arasında toplanan ve Ulusumuzun, birlik ve dayanışma içinde bağımsızlığından hiçbir koşulda ödün vermeyeceğini dünyaya duyuran Kongre olma özelliği taşıyan Sivas Kongresi'nde, manda yönetimi tümüyle reddedildi. Erzurum Kongresi kararları genişletilerek, Misak-ı Millî görüşü yinelendi. Tüm ulusal direniş örgütleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirildi. Yurdumuzun tamamını temsil eden Heyeti Temsiliye'nin başkanlığına seçildi.

20-22 Ekim 1919'da İstanbul'dan gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa'yla Amasya'da görüştü. Anadolu'da başlatılan ulusal savaşımın İstanbul Hükûmeti tarafından tanınması yönünden büyük önem taşıyan Amasya Protokolü imzalandı.

7 Kasım 1919'da, İstanbul'da toplanması kararlaştırılan Osmanlı Meclisi için Erzurum'dan milletvekili seçildi.

27 Aralık 1919'da, Heyeti Temsiliye üyeleriyle birlikte geldiği Ankara, bu tarihten sonra Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın önemli kararlarının alınarak, tüm Anadolu'ya yayıldığı önemli bir merkez oldu.

İstanbul'un, 16 Mart 1920'de resmen işgal edilmesi üzerine, Mustafa Kemal, bu hareketin haksız ve hükümsüz olduğunu belirterek, kapanan Meclis'in Ankara'da açılacağını tüm dünyaya ilân etti.

Mustafa Kemal, 19 Mart 1920'de yayınladığı bir genelgeyle, ulusun yeniden seçeceği temsilcilerle kurulacak yeni Meclis'in ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri alacağını ve uygulayacağını duyurdu. Bu genelgenin ardından ülkenin her yerinde seçimler yapıldı ve Ankara'da toplanacak Millet Meclisi'nin hazırlıkları tamamlandı.

Böylece ulusal istenci gerçekleştiren ilk Meclis 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplandı ve Mustafa Kemal Meclis Başkanlığı'na seçildi.

Bir an önce kurulmasına büyük önem verdiği düzenli ordu ilk başarısını, 11 Ocak 1921'de, I. İnönü, 31 Mart 1921'de de II. İnönü zaferlerini kazanıp, Yunanlıların geri çekilmek zorunda kalmasıyla elde etti.

Meclis'te uzun görüşmeler sonucu 20 Ocak 1921'de ilk anayasa olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Misak-ı Milli'ye ve Anayasa'nın ilkelerine uygun biçimde çalışır duruma getirebilmek için, 10 Mayıs 1921'de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu kurdu. Grubun seçilerek göreve getirilen başkanı Mustafa Kemal'di.

5 Ağustos 1921'de, Mustafa Kemal'in, geniş yetkiler verilerek üç ay süre ile Başkomutanlık görevine getirilmesini sağlayan yasa kabul edildi. "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz." anlayışı ve direktifiyle 23 Ağustos-13 Eylül günleri arasında, 22 gün 22 gece süren çarpışmalardan sonra Yunan Ordusu Sakarya Nehri'nin doğusunda tümüyle yenilgiye uğratıldı. Sakarya Zaferi'nin ardından, TBMM'nin çıkardığı bir yasayla, savaştaki üstün başarısından dolayı Yüce Önder Mustafa Kemal'e 19 Eylül 1921'de "mareşallik" rütbesi ve "gazi" unvanı verildi.

26-30 Ağustos 1922 günleri arasında Mareşal Gazi Mustafa Kemal komutasındaki Başkomutan Meydan Muharebesi, Türk Ordusu'nun kesin zaferiyle sonuçlandı. Başkomutan'ın "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emriyle Türk Ordusu, büyük bir moral ve güç ile İzmir yönünde ilerledi. 9 Eylül 1922'de çekilen düşman kuvvetlerinin İzmir'de yenilgiye uğratılmasıyla, 4 yıl süren Ulusal Kurtuluş Savaşımı amacına ulaştı.

3 Ekim 1922'de imzalanan ve 11 Ekim 1922'de yürürlüğe giren Mudanya Ateşkes Antlaşması ile savaş durumu sona erdi. Barış Antlaşmasının koşullarını görüşmek üzere Lozan'da yapılacak konferansa İtilaf Devletleri'nin İstanbul Hükûmeti'ni de çağırması üzerine, 1 Kasım 1922'de TBMM'nce alınan "Milletin saltanat ve hâkimiyet makamı yalnız ve ancak TBMM'dir" kararıyla saltanat kaldırıldı.

Varlığından büyük güç aldığı annesi Zübeyde Hanım'ı 15 Ocak 1923'te kaybeden Gazi Mustafa Kemal, acısına karşın, Ulusuna olan görev ve sorumluluklarını yerine getirmek için çalışmalarına ara vermedi.

29 Ocak 1923'te Gazi Mustafa Kemal, Latife Uşaklıgil ile 5 Ağustos 1925'e kadar sürecek evliliğini yaptı.

17 Şubat 1923'te İzmir'de ilk Türkiye İktisat Kongresi'nin açılışını yapan Gazi Mustafa Kemal, çağdaşlaşma yolunda, iktisadî kalkınmanın gerekliliğini vurgulayarak, siyasî ve askerî zaferlerin, ekonomik zaferlerle desteklenmeden, kısa süreli olacağına dikkat çekti.

24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla, Devletimizin uluslararası alanda siyasal, hukuksal, ekonomik ve toplumsal ilişkileri yeniden düzenlendi. Yeni Türk Devleti'nin varlığının, egemenliğinin ve bağımsızlığının tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması ile Misak-ı Millî sınırları İtilaf Devletlerince resmen kabul edildi.

Gazi Mustafa Kemal'in, "Lozan Antlaşması, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması'yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastin yıkılışını ifade eden bir vesikadır." sözleri, Lozan'ın tarihimizdeki yerini ve önemini gözler önüne sermektedir.

13 Ağustos 1923'te, Gazi Mustafa Kemal, ikinci kez TBMM Başkanlığı'na seçildi. 9 Eylül 1923'te, Cumhuriyet Halk Fırkası'nı kurdu. TBMM'nin aldığı bir kararla yeni devletin başkenti, 13 Ekim 1923'te Ankara oldu.

Ulusal egemenlik esasının tam olarak ancak cumhuriyet yönetimiyle olanaklı olacağını düşünen Gazi Mustafa Kemal, 27 Eylül 1923'de Neue Freie Presse muhabirine verdiği demeçte "Yeni Türkiye Anayasasının ilk maddelerini sizlere tekrar edeceğim: Hakimiyet Kayıtsız şartsız milletindir. Yürütme kudreti, yasama yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır. Bu iki kelimeyi bir kelimede anlatmak mümkündür: Cumhuriyet..." diyerek Cumhuriyet'in kurulmasının yakın olduğu işaretini verdi.

Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim akşamı Çankaya Köşkü'nde yemeğe davet ettiği arkadaşlarına "Yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz" diyerek, kurtuluş sürecinde temelleri adım adım atılan ve ulusal egemenliğe dayanan yeni yönetim biçimini yaşama geçirme zamanının geldiğini ortaya koydu. O gece, İsmet İnönü ile birlikte bir yasa tasarısı hazırladılar. 1921 Anayasa'sının 1. maddesinin sonuna "Türkiye Devletinin hükûmet biçimi cumhuriyettir" cümlesini ekleyerek, ilgili maddelerdeki gerekli değişiklikleri kaleme aldılar.

29 Ekim günü toplanan Halk Fırkası Genel Kurulu'nda konuşan Mustafa Kemal, hükûmet krizi ve bunun çözümü için Anayasa'nın 1, 2, 4, 10, 11, 12. maddelerinin değiştirilmesini ve hükûmetin şeklinin Cumhuriyet olmasını öngören teklifi sundu. Parti toplantısında kabul edilmesinin ardından Anayasa Komisyonu'nda incelenen tasarı İsmet İnönü'nün, ivedilikle görüşülmesi önerisi üzerine okundu ve ivedilikle görüşüldü: Meclis 29 Ekim 1923 günü saat 20.30'da Cumhuriyet'i ilân etti.

Ardından Cumhurbaşkanı seçimi için oylama yapıldı ve sonucu İsmet Paşa Meclis'e şöyle bildirdi.

"Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı için yapılan oylamaya 158 kişi katılmış ve cumhurbaşkanlığına, 158 üye oybirliği ile Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Hazretleri'ni seçmişlerdir."

******'ün "Türk Mileti'nin karakter ve adetlerine en uygun idare cumhuriyet idaresidir" dediği Cumhuriyet'in kuruluşu tüm yurtta coşkuyla karşılandı.

Kazandığı zaferleri, "daha büyük gayelere ulaşmak için gerekli vasıta" olarak niteleyen Gazi Mustafa Kemal, başarılarının ardından devlet yapısında ve toplum yönetiminde büyük reformların yapılmasına öncülük etmesinin yanı sıra, çağdaş yaşam anlayışının temellerini de attı.

Bu yaklaşımla ilk olarak, 3 Mart 1924'te Cumhuriyet'in çağdaş yönetim anlayışıyla örtüşmeyen Halifelik ile Şer'iye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı. Böylece lâik hukuk sistemine geçiş sürecinde önemli bir adım atılmış oldu.

3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabul edilmesiyle, her kademedeki okullarda eğitim birliği sağlandı. Medreseler kapatılarak, ulusal, lâik ve çağdaş eğitim kurumlarıyla Türkiye Cumhuriyeti gelişimini sürdürdü.

Art arda yaşama geçirilen devrimlerin Devletin siyasal ve toplumsal düzeninde gerçekleştirdiği köklü değişikliklere bağlı olarak, 20 Nisan 1924 günü Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci anayasası kabul edildi.

Köylüyü Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi olarak niteleyen ve tarım ile sanayinin birarada gelişiminin istikrarlı ve planlı kalkınmanın temeli olduğuna inanan Gazi Mustafa Kemal, modern tarıma öncülük etmek amacıyla 1925 yılında ****** Orman Çiftliğini kurdu.

Gazi Mustafa Kemal, 24 Ağustos 1925'te, Kastamonu'ya yaptığı gezide şapka giyerek, bu çağdaş simgeyi Ulusuna tanıttı. 25 Kasım 1925'te, Ulus'un içinde bulunduğu büyük değişim ve dönüşüm sürecinin uzantısı olarak Şapka Yasası kabul edildi.

30 Kasım 1925'te tekke ve za'viyeler ile türbeler kapatıldı ve türbedarlıklar ile birtakım unvanların kaldırılmasına dair Yasa kabul edildi.

Batı dünyasıyla kurulan ilişkilerde, takvim ve zaman ölçülerinin farklılığından kaynaklanan sorunlar, 26 Aralık 1925'te milâdî takvim ve 24 saat esasına geçilmesiyle aşıldı. 26 Mart 1931 gününde kabul edilen Yasa'yla metre ve kilogram gibi çağdaş uzunluk ve ağırlık sistemlerinde uluslararası standarda ulaşıldı.

1926 Haziranı'nda Gazi Mustafa Kemal'e İzmir'de düzenlenmesi tasarlanan suikast girişimi önceden haber alınarak önlendi ve düzenleyicileri tutuklandı. Yüce önder bu girişimi, Anadolu Ajansı'na, "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet pâyidar kalacaktır" sözüyle değerlendirdi.

30 Haziran 1927'de askerlikten emekli oldu.

1 Kasım 1927'de ikinci kez Cumhurbaşkanlığı'na seçildi.

10 Nisan 1928'de, 1924 Anayasası'ndan "Türkiye Devleti'nin dini İslâmdır" hükmü çıkarıldı. 1937 yılında ise, Türkiye'nin lâik bir devlet olduğu ilkesi Anayasa'ya kondu.

24 Mayıs 1928'de, uluslararası rakamlar, 1 Kasım 1928'de de yeni Türk harfleri kabul edildi. O Ulusu'nun "Başöğretmeni"ydi ve yeni harfleri, çıktığı gezilerde yurttaşlarına tanıtma görevini üstlendi.

4 Mayıs 1931'de üçüncü kez Cumhurbaşkanlığı'na seçildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
korN
Yeni Üye
Yeni Üye



Kadın
Mesaj Sayısı : 29
Yaş : 54
Yaşadığınız Şehir : 06 Ankara
İşiniz : Öğrenci
Hobiniz : Müzik, sinema
Kayıt tarihi : 03/12/07

Mustafa Kemal ATATÜRK Empty
MesajKonu: Geri: Mustafa Kemal ATATÜRK   Mustafa Kemal ATATÜRK Icon_minitime2007-12-16, 23:20

****** Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:

1. Siyasal Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

2. Toplumsal Devrimler
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)

3. Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)

4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler

5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması

C U M H U R İ Y E T Ç İ L İ K
******'ün hayatı boyunca inandığı ve aşama aşama ulaştığı cumhuriyet, daha sonraki devrimlerin gerçekleşme koşulunu da yaratmıştır. Yani ******'ün düşüncesinde cumhuriyet, padişahlığı yıkan ve yerine geçen, siyasal işlevi dışında, yeni Türkiye'yi oluşturacak bir dizi devrimlerinde gerçekleştirileceği, toplumsal yanı ile de yer tutmaktadır.

"Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamıyla çağdaş ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline getirmektir. Devrimlerimizin asıl ilkesi budur"

****** "Her terakkinin ve kuruluşun anası hürriyettir" derken cumhuriyeti özgürlük ilkesine dayandırmaktadır. Bu ilke siyasal anlamda karşılığını demokrasi olarak bulmakta ve cumhuriyetin esas unsurlarından birini oluşturmaktadır.

****** "Özgürlüğün de, adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir" diyerek cumhuriyetin esas unsurlarından ulusal egemenlik ilkesini belirlemektedir. ******'ün ulusal egemenlik ve demokrasi ilkelerine dayandırdığı cumhuriyet düzenine ilişkin düşüncesini en özlü biçimde şu cümlede görebiliriz:

"Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İcra kudreti, tesri-i selahiyeti milletin yegane mümessili olan mecliste tecelli ve temerküz etmiştir. Bu iki kelimeyi bir kelimede hülasa etmek kâbildir: Cumhuriyet".

L A İ K L İ K
Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki batılılaşma hareketleri sırasında aydın kesimde beliren; din işleri ile devlet işlerinin ayrı tutulması, biçiminde özetlenebilecek laik anlayışı, bu hareketlerle ilgilenen ******'ü de etkilemiştir. Bunun üzerine ****** din olgusunu çağdaş bir anlayışla belirlemiştir.

"Din bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece, din işlerini devlet ve ulus işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz."

Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes, Allah'ına istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı, bir şey yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur.

"Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse, hiç bir kimseyi ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne zorlayabilir. Din ve mezhep, hiç bir zaman, siyaset aracı olarak kullanılamaz."

Ancak laik devlet uygulaması, Türkiye'de bir çok tartışmalara, çok defa yanlış anlaşılıp yanlış yorumlamalara konu olmuştur. Bilerek ya da bilmeyerek, bilinçli ya da bilinçsiz ******'e ve ******çülüğe hep bu çizgiden saldırılmıştır. Bu nedenle de laiklik ve laik devlet düzeni, Türkiye'mizde geç ve güç anlaşılan ve en zor benimsenen devrim olmuştur. Ve hatta halen bazı kendini bilmez şahıslar, saldırılarına devam etmekte ve dini siyasi amaçla kullanmaya çalışmaktadırlar.

M İ L L İ Y E T Ç İ L İ K
Bu ilkenin de kökeni Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde ortaya çıkan batılılaşma hareketlerine dayanır. Bu hareketlere tepki olarak beliren Milliyetçilik düşüncesinin aydın kesimdeki savunucuları arasında Mustafa Kemal'de vardı. Özellikle, Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp gibi yazarların düşüncelerini benimseyen ******'ün, tarihsel gerçeklerden kaynaklanan şu sözleri o dönemi yansıtır. "Özellikle bizim ulusumuz, ulusal anlayışa sırt çevirmenin çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli topluluklar, hep ulusal ilkelere sarılarak, ulusçu ilkenin gücüne dayanarak kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Gücümüzü yitirdiğimiz anda, bizi aşağıladılar, küçük gördüler. Anladık ki, suçumuz kendimizi unutmamızmış. "

******'ün Milliyetçilik ilkesi ulusal kişilik ve benlik duygusunun ifadesidir. Bir ulusun diğer uluslara bakarak, doğal ve kazanılmış özel karakterlere sahip olması, diğer uluslardan farklı bir varlık meydana getirmesi, genellikle onlardan ayrı olarak onlara paralel gelişmeye çalışması anlayışına milliyetçilik ilkesi denir.

"Türk ulusunun yönetiminde ve korunmasında, ulusal birlik, ulusal duygu, ulusal kültür en yüksekte göz diktiğimiz ülküdür" derken de ön plana çıkarılan Ulus kavramıdır. Bu kavram her koşulda vurgulanmış, tüm eylemlerde ulus dayanak alınarak, sonuç-başarı ulusa mal edilmiş, odak noktası olarak "Ulus" kavramı benimsenmiştir.

******'ün Milliyetçiliği aynı zamanda geniş bir hoşgörüye de sahiptir.

"Gerçi, bize ulusçu derler ama biz öyle ulusçularız ki bizimle işbirliği yapan tüm uluslara saygı gösteririz. Onların bütün ulusal gereklerini tanırız. Bizim ulusçuluğumuz, herhalde, bencil ve kendini beğenmiş bir ulusçuluk değildir."

H A L K Ç I L I K
Kurtuluş Savaşı, ulusal niteliği gereği, tek bir sınıfa ya da gruba dayanmayıp, toplumun tüm kesimlerini içine alan geniş ittifakın ürünü olarak kazanılmıştır. Bu nedenle ******'ün halkçılık ilkesi kaynağını kurtuluş mücadelesinde bulmuştur.

"Bizim halkımız, yararları birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil, tersine varlığı ve gayretleri birbirine gerekli olan sınıflardan oluşur. Bu dakikada dinleyenlerim, çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır ve işçilerdir. Bunların hangisi, ötekisinin karşısında olabilir. Çiftçilerin, sanatkarlara; sanatkarların çiftçilere ve çiftçinin, tüccara ve bunların hepsinin, ötekine ve işçiye ihtiyacı olduğunu kim yalanlayabilir?"

"Halkçılık; cumhuriyetçilik ilkesinin içerdiği demokratik özgürlükçü, çoğulcu yönetimin yasalardaki bir hak olmaktan çıkarılıp, işlerliğe kavuşturulmasını; yönetimde, siyasada, kalkınmada, gelirlerin dağılımında, devlet ve ulus imkanlarının kullanılmasında halk yararının gözetilmesini amaçlar. Bu amaç doğrultusunda devleti, önlemler almak, yasalar çıkarmak, düzenlemelere gitmek, engelleri ortadan kaldırmakla görevli kılar."

D E V L E T Ç İ L İ K
Türkiye'nin ekonomik konulara ilişkin sorunlarını düzenlemek amacıyla 17.2.1923 tarihinde toplanan İzmir İktisat Kongresi'nde açılış konuşmasını yapan M. Kemal; ülkenin imparatorluk döneminden devraldığı sorunları ve çözüm aşamasındaki dikkate alınacak ilkeleri belirlerken, ulusun tüm bireylerinin ve olanaklarının kalkınma için, bir program çerçevesinde seferber edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Ekonomik kalkınmayı, çok kısa zamanda kalkınmayı öngören ****** buna uygun olarak Devletçilik ilkesini benimsemiştir. Bu takdirde karşı karşıya kalınacak güçlük şudur: "Devletle bireyin karşılıklı faaliyet alanlarını ayırmak..." İlke olarak devlet, bireyin yerini almamalıdır. Fakat bireyin gelişmesi için, genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. Bir de bireyin kişisel faaliyeti, ekonomik kalkınmanın asıl kaynağı olarak kalmalıdır...

Devletle birey, birbirine karşı değil, birbirinin tamamlayıcısıdır."Devletçilik ülkenin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle zorunlu bir gereksinimdir. Başarılı olması için akılcı ve özverili bir çalışma gerekliydi. Özellikle Birinci ve İkinci Sanayi Planları, uygulamada önemli yatırımların gerçekleştirilmesini sağladı."

"Bizim izlemeyi uygun gördüğümüz devletçilik kişisel gayret ve faaliyeti esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman içinde, ulusu refaha ve ülkeyi bayındırlığa eriştirebilmek için, ulusun genel ve yüksek yararlarının gerektirdiği işlerde özellikle ekonomik alanda, devleti doğrudan ilgili kılmaktır."

Devletçilik ilkesi Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğmuş ve o dönem için Türkiye'ye özgü bir sistem olup, devletle bireyin birbirine karşı değil, birbirini bütünleyici olması nedeniyle de dönemindeki ekonomik sistemlerden ayrılmaktadır.

D E V R İ M C İ L İ K
İki yönlü işleve sahip olan Devrimcilik, mevcut durumu saptayacı; yani laik, devletçi, milliyetçi, halkçı Türkiye Cumhuriyeti'nde, bu özelliklerin korunmasını öngörüyordu. Geriye dönüş yollarını kapatan bu işlevin yanı sıra; temel ilkeler doğrultusunda çağdaş gelişmelere uygun olarak daha da ileriye ulaşmayı amaçlıyordu.

Üye Ol "Devrimin yasası, öbür yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı bozmadıkça, başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki çağlarda da böyle olacaktır."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
korN
Yeni Üye
Yeni Üye



Kadın
Mesaj Sayısı : 29
Yaş : 54
Yaşadığınız Şehir : 06 Ankara
İşiniz : Öğrenci
Hobiniz : Müzik, sinema
Kayıt tarihi : 03/12/07

Mustafa Kemal ATATÜRK Empty
MesajKonu: Geri: Mustafa Kemal ATATÜRK   Mustafa Kemal ATATÜRK Icon_minitime2007-12-16, 23:21

AMERIKA
****** bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır... Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye'nin doğması yeni Türkiye'nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan ve o zamandan beri koruması, ******'ün Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye'de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha basarı ile gösteren bir örnek yoktur.

John F.KENNEDY
(A.B.D.Başkanı, 10 Kasım 1963)

Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.

Franklin ROOSEVELT
(A.B.D.Başkanı, 10 Kasim 1963)


Asker-devlet adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi. Kendisi, Türkiye'nin, dünyanın en ileri memleketleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Keza O, Türklere, bir milletin büyüklüğünün temel taşını teşkil eden, kendine güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir.

General Mc ARTHUR


Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüşürken kendisine onun fikrince bütün Avrupa'nın en kıymetli ve en ziyade dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana Avrupa'nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi.

Roozwelt (Franklen D.) 1928
Birleşik Amerika Cumhurbaşkanı



Dünya sahnesinden tarihin en dikkatli, çekici adamlarından biri geçti.

Chicago Tribune

Savaş sonrası döneminin en yetenekli liderlerinden biri.

New York Times

İnsanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır. O, tetiktir, hazır cevaptır, dikkati çekecek kadar zekidir.

Gladys Baker(Gazeteci)

ALMANYA
O, kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı.

Prof.Walter L.WRIHT Jr.

****** Türkiye'yi tek düşmanı kalmaksızın bırakmıştır. Bu zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır.

Alman Volkischer Beobachter Gazetesi

Almanya, ATATÜRK'ün eserine ve mücadelesine hayrandır. Onda, tarihi eseri, özgürlüğü seven bütün milletler için bir sembol olarak kalacak kudretli bir kişilik görmektedir.

Berlin, Alman Ajansı


Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyenler ******'ün iman verici ve yön göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar.

Profesör Herbert MELZIG(Tarihci)


Kendisinin tarihi büyüklüğü, eseri olan yeni Türkiye'ye bakılarak bu günden ölçülebilir. Çelik gibi azim ve gayreti, uzağı gören akıl ve hikmetle birleşmiş olan bu gerçek halk önderi ve devlet adamı; Anadolu dağlarının en uzak ve ıssız köşesindeki köylere bile başka bir ruh aşılamıştır.

Illustrierte Dergisi


O, kendi milleti ve beşeriyet alemi için beslediği muhabbetle, bir dahinin neler yarattığına dair, cihana fevkalade heyecanlı bir sahne seyrettirmektedir.

Herbert MELZIG

FRANSA
İnsanlığın bütün belirtileri O'nda kendini hemen gösteriyor.

Noelle Gazetesi


Eski Osmanlı imparatorluğu bir hayal gibi ortadan silinirken, milli bir Türk Devleti'nin kuruluşu, bu cağın en şaşırtıcı başarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya koymuştur.******'ün parlak başarısı bütün sömürgeler için bir örnek olmuştur.

Maurice BAUMANT(Profesör)


Çok büyük bir adamdı...bir siyasi dahiydi.

Excelsior Gazetesi


Dünyanın, çağdaş, en büyük kişilerinden biri.

Le Jour-Echo de Paris

******'ün yurt kurtarıcı olduğunu, milletlerin en vefalısı olan Türkler asla unutmayacaklardır.

Noell Roger Gazetesi

Karşımdaki bu büyük adamda, keşfettiğim bu büyük meçhulde maharet ve karakter o kadar iyi işlenmişti ki, sözlerinde hiçbir şüphe aranamazdı.

Claude Farrer(Yazar)


Bu günün Türkleri, yüzyıllar önce Avrupa'yı titreten canlı millet durumuna erişmiştir. Ve bu aksam O büyük ölünün başında bekleyen Türkiye, güçlü ve dipdiri Türkiye'dir.

Pierre Dominique(Gazeteci)

Asırları aşan adam !..

Fransa, Paris Basını

Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır.

Albert LEBRUN

Fransız Cumhurbaşkanı

Mevcut rütbelerin hepsini kaldırdığı bir memlekette, bu adam, bütün rütbeleri, kazanmıştır. O memlekete, bulabilecek en şerefli isim O'na verilmiştir.

Mercel Sauvage(Gazeteci)

Bu, insanlığa denenmiş bir felsefe örneği olarak sunulabilir. ****** yüz yıllara sığabilecek işleri on yılda tamamladı.

Gerrad Tongas(Yazar)

****** öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende barışı kimse garanti edemez. Nitekim Avrupalı devlet adamları; O'nun 1930'da yaptığı uyarı ve tavsiyeleri dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş felaketinin içine sürüklemişlerdir.

SANERWIN Gazetesi


******, bir milleti, birkaç yılda asrileştirmek mucizesini göstermiştir.

Paris-Le Temps


Yeni Türk Devleti ile Ankara Andlasması'nın imzalanması nedeniyle; "Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı" diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste verdiği cevap: Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O'nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir andlasma imzalamaktan gurur duyuyorum. (1921)

Fransız Başbakanı BRIAND


Sırasıyla ihtilalci ve asi, sonradan muzaffer bir kumandan olan "Türklerin babası" Yeni Türkiye'yi yarattı, sultanları kovdu, kadınlara hürriyet verdi fesi kaldırdı, ülkesinde radikal bir inkılap yaptı.

Paris-Soir'den

Denilebilir ki onsuz, İslam alemi yolunu bulabilmek için elli yıl daha bekleyecekti.

Berthe Georges-Gaulis

O, yüce bir dağa benzer. Eteğinde yaşayanlar bu yüceliği fark edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için, O'na çok uzaklardan bakmak gerekir.

Claude FARRER
Fransız Edibi

Türkiye tarihi, bugün her zamandan çok Batı ve Avrupa tarihinden ayrılmaz bir haldedir. Ve ******'ün bu yöndeki gayretleri sonuçsuz kalmamıştır. Memleketlerimiz arasındaki yüzyılları aşan dostluk, bu gelişmenin temel öğelerinden biridir.

Charles De GAULLE

Kemal ******'ün karakterinin bir cephesini göstermek itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaşlarından birini anlatıyordu. Birdenbire durdu: Görüyorsunuz ya, dedi: birçok zaferler kazandım. Fakat bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum. Cesaret ve zekasından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle bir Şef'in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?...

George BENNES
Vu Gazetesi-1938

Devrin yüksek şahsiyetleri kitaplarda, konferanslarda Türkiye'nin asla değişmeyeceğini ve değişmeden öleceğini ilan etmişlerdi. Halbuki ölmeden değişti. Hem de kökünden ve baştan aşağı değişti. İnançlar, gelenekler, yöntemler yıkıldı. Son döküntülerini de yabancı zırhlıları ve kapitülasyonlar gibi memleketten sürüp attılar. Türkiye, ruhunu değiştirmişti. Tamamen ve tasavvur edilmesi mümkün olduğu kadar...

Raymond CARTIER
Le Nouvelliste Gazetesi

İNGİLTERE
Savaş sonrasının en ileri gelen devlet adamlarından biri. Kendi başına bir klas oluşturuyordu ve hemen her açıdan tekti.

The Fortnightiy, Londra

Avrupa, savaştan sonra belirmiş az sayıdaki yapıcı devlet adamlarından birini kaybetti.

Spectator

Çağımızda hiçbir isim ******'ün adı kadar büyük saygı yaratmamıştır.

Observer

İngiltere önce, cesur ve asıl bir düşman, sonra da sadık bir dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır.

Sundey Times
O, benzeri olmayan bir devlet adamı idi.Diktatörlerin tahammül edemediği serbest bir nizamla, demokrasilerin başaramadığı ve başaramayacağı işler yapmıştır. Tarihte böyle adamlar devirlerine kendi adlarını vermişlerdir.

Word Price

O, Türkiye'nin önceki kuşaklarından hiçbirine nasip olmayan özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları, Türkiye'nin Avrupa devleti olmasını sağladı, yakın doğunun tarihini değiştirdi.

Times Gazetesi

Savaş Türkiye'yi kurtaran, Savaştan sonra da Türk Milletini yeniden dirilten ******'ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de büyük kayıptır. Her sınıf halkın O'nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahraman ve modern Türkiye'nin Ata'sına değer bir görünümden başka bir şey değildir.(1938)

Winston CHURCHILL
İngiltere Başbakanı

******, Türk Milleti'nin ruhunda Türk Bayrağı gibi dalgalanan bir baştı.

Daily Telegraph
Cumhuriyet Türkiyesi'nin Devlet Başkanı Kemal ******, diğer önderlerde görmeye alışmadığımız şu değerli nitelikleri kişiliğinde toplamış bulunuyor: alçak gönüllülük, yeterlilik ve başarı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
korN
Yeni Üye
Yeni Üye



Kadın
Mesaj Sayısı : 29
Yaş : 54
Yaşadığınız Şehir : 06 Ankara
İşiniz : Öğrenci
Hobiniz : Müzik, sinema
Kayıt tarihi : 03/12/07

Mustafa Kemal ATATÜRK Empty
MesajKonu: Geri: Mustafa Kemal ATATÜRK   Mustafa Kemal ATATÜRK Icon_minitime2007-12-16, 23:23

The Truth Dergisi

O genç ve dahi Türk Şefi'nin o esnada Çanakkale'de bulunması, müttefikler bakımından talihin en acı darbelerinden biridir.

Alan Moorehead(Yazar)


******, eskimiş bilimlerle boş yere kafasını yormamış olduğundan daha taze ve cesur düşünen bir önderdir. Kendisi için, bugünkü Avrupa'nın en güçlü Devlet Adamıdır diyebileceğimiz ******, hiç şüphesiz devlet adamlarının en cesur ve orijinalidir.

Herbert Sideabotham(Yazar)

Herhangi bir olayı derinliğiyle kavramak, çıkar yolu görüp birdenbire harekete geçmek iktidarı, O'nun eşsiz otoritesinin başlıca kaynaklarından biridir.(1923)

Grace Ellison (Gazeteci)

AFGANİSTAN
O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi.

Emanullah HAN
Afgan Kralı

ARNAVUTLUK
Bu Türk Milleti yastadır.Çünkü yeni Türkiye'nin yaratıcısı olan eşsiz şefini kaybetmiştir.

Stipsi Gazetesi

AVUSTURYA
Büyük düşüncelerin adamı...bir devlet mimarıydı.

Neue Freie Presse, Viyana

****** öyle bir insandır ki, hayali değildir. İstediğini bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez.

Avusturyalı Heykelci KRIPPEL

BELÇİKA
******, yirminci asrın en büyük gerçeğini yaratan adamdır.

Kopenhag-Nasyonal Tidende

Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı ******'tür.

Libre Belgique gazetesi


BULGARİSTAN
Hiçbir memleket, yeni Türkiye'nin Ata'sı tarafından başarılan kadar güçlü, hızlı ve kökten bir yenilik hamlesine erişmemiştir.

Bulgar Dness Gazetesi

ÇİN
Mustafa Kemal yeni Türkiye'nin kalbidir. Eski, yıpranmış bir toplumdan yepyeni, güçlü bir millet yaratmış, eşsiz kişiliğiyle kendini herkese saydırmış, enerjisiyle herkesi kendine inandırmıştır.

Ma Shao-Cheng(Yazar)

DANIMARKA
******, şahsiyet ve yeteneğin dev gibi bir simgesi idi, O, yirminci yüzyılın en görkemli olayını yaratan adamdı.

National Tidence Gazetesi

FİNLANDİYA
******, olağanüstü nitelikte bir devlet adamı, savaş sonrası dünya tarihinin en önemli simalarından biri idi.

Hufvud Stadbladet Gazetesi

HİNDİSTAN
Dünyanın yetiştirdiği en büyük insanlardan biri.

Star of India
******, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletlerin önderiydi. O'nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.

Bayan Sucheta KRIPALANI

Hint Parlamento Heyeti Başkanı

İRAN
****** gibi insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi belli bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerin tarihinde hüküm sürecek insanlardır.

Tahran Gazetesi
****** yalnız kahraman milletinin büyük bir Şef'i olmakla kalmamıştır. O, aynı zamanda insanlığın da en büyük evladı olmuştur.

İran Gazetesi


İSRAiL
Dünya, çağımızın en dikkat çekici adamlarından birini kaybetti.

Palestine Post


Mustafa Kemal ******, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılapçı olmuştur.

Ben Gurion
İsrail Başbakanı (1963)


İSVEÇ
O, olmasaydı modern Türkiye olmazdı. O'nun sayesinde Türkler, O'nun olağanüstü eserini izleyebilecekler ve zaten dünyaca pek yüksek olan onurlarını daha fazla yükseltebileceklerdir.

Nya Dagligt Gazetesi


İSVİÇRE
Türkiye'yi yaratan, tarihimizin bu en büyük adamını başımı en derin hürmetle eğerek selamlarım.

Profesör MORRF

Yalnız bir asker değil, aynı zamanda yüzyılımızın bir daha göremeyeceği bir dahi idi.

Profesör SEKRETAN

İTALYA
Hayatının sonuna kadar milleti'nin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir.

C.C.SFORZA

Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz seziş ile hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda memleketine yalnız askeri, aynı zamanda tam ve doyurucu bir siyasi zafer kazandırdı.

F.Perrone Di San Martino (Yazar)

******'ün ölümü ile Yakın Doğu'nun gelişmesine birinci derecede etken olan son derece kuvvetli bir şahsiyet kaybolmuştur.

Tribuna Gazetesi

JAPONYA
Şaşırtıcı ve çekici bir kişi. Asker olarak büyük, fakat devlet adamı olarak daha büyük.

Japon Times

Yüzyıldan beri Küçük Asya'nın çıkardığı en büyük lider.

The Japon Cohronicle

LÜBNAN
Büyük adamlar, kuşaklarının başındadır. Türk Milleti'nin başındaki büyük ve dahi ******, politika ve savaş alanlarında yılmayan büyük ve yurtsever bir insandı.

KERAMA

Lübnan Başbakanı, 10 Kasım 1963)
Kelimenin tam anlamıyla bir yapıcı ve yaratıcı olan ******, dünya haritasında memleketine yepyeni bir sınır çizmiştir...

Loryan Gazetesi (1938)

******, dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. O, bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir.

Ennehar Gazetesi (1938)

Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir.

An Nahar

MACARİSTAN
Yüzyılımızda, "olmayacak hiçbir şey yoktur" şeklindeki tarihi gerçeği ispatlayan ilk adam olmuştur.

Esti Ujsag.Macar.

Dünya, bu savaş ve barış kahramanı büyük adamın ölümü ile yoksul düşmüştür.

Pester lioyd Gazetesi

Türkiye'yi bir arı kovanının ve bütün Türkleri de bal aramaya çıkmış çalışkan arılara benzetiyorum. Nasıl arılar beylerinin etrafında toplanıp çalışırlarsa bütün Türk Milleti bu gün büyük dahi Mustafa Kemal etrafında toplanmışlardır.

Prof.M.Zaajti Franes

MISIR
Çağının, belki de tüm tarihin en olağanüstü kişilerinden biri.

Egyptian Gazete
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
korN
Yeni Üye
Yeni Üye



Kadın
Mesaj Sayısı : 29
Yaş : 54
Yaşadığınız Şehir : 06 Ankara
İşiniz : Öğrenci
Hobiniz : Müzik, sinema
Kayıt tarihi : 03/12/07

Mustafa Kemal ATATÜRK Empty
MesajKonu: Geri: Mustafa Kemal ATATÜRK   Mustafa Kemal ATATÜRK Icon_minitime2007-12-16, 23:24

NORVEÇ
******, tarihte, memleketinin en büyük adamlarından biri olarak kalacaktır.

Le Morgen Bladet Gazetesi


PAKİSTAN
Kemal ******, yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri değildir. Biz Pakistan'da, O'nu geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. Askeri bir deha, doğuştan bir lider ve büyük bir yurtsever...

Eyüp Han
Pakistan Cumhurbaşkanı

Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O'nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.

Ikbal(Sair)

POLONYA
O'nun yaratıcı ruhunun ve ateşli yurtseverliğinin harekete geçmemiş olduğu hiçbir alan yoktur...

Gazeta Polska

ROMANYA
******, tarihte teşkilatçı bir dahi, bir milletin harikalar yaratan yöneticisi ve memleketinin kurtarıcısı olarak kalacaktır.

Independance Romaine Gazetesi(12 Kasım 1938)

Bir milleti, uçurumun kenarından sarsılmaz azmiyle kurtaran, kuvvetlendiren, yükselten yöneticiler arasında ******, en birincisidir.

Timpul Gazetesi(12 Kasım 1938)

RUSYA
Şöhreti bütün cihana yayılmış olan tecrübeli başkanın yönetimi herkesin sevgi ve saygısını çeken büyük Türk Milleti'nin milli bağımsızlığını devamlı bir başarı ile kuvvetlendirmiş ve yeni milli yapısını yaratmıştır.

Sovyet Başbakanı Kalinin

SURİYE
Vatanını muhakkak bir parçalanmaktan kurtararak devlet gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden bir taht istemedi. O, kelimesinin bütün anlamıyla bir insan, eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve siyaset adamı idi...

Elifba Gazetesi

******'ün başardığı işler mucize ve harika kabilindedir. Birkaç yıl içinde memleketinde yaptığı inkılaplar, birkaç yüzyılda gerçekleştirilmeyecek işlerdir.

El Tekaddum Gazetesi

YUGOSLAVYA
******'ün dehası, tarihte Türk Milleti'nin taşıdığı ruhun faziletine en yüksek örneklerinden birini teşkil edecektir.

Branko Aczemovic (Elçi)

Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamının ismini hak edecektir. ****** bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi, keskin zekası ve kudreti kendisini yendiği alın yazısının önüne getirmiş, böylece yeni Türkiye'nin yaratıcısı olmuştur.

Politika Gazetesi

YUNANİSTAN
Türkiye, dost ve düşmanlarının hayran olduğu bir deha adama, malik bulunmak bahtiyarlığına erişmiştir.

Katimerini

ATATÜRK DİYORKİ;


Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.


Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.


Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.


Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.


Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.


Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.


Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.


Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.


Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.


Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.

Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.

Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.

Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.

Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.

Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.

Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz.

Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.

Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.

Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.

Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.

Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.

Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.

Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.

Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.

Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.

Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.

Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.

Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder.

Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
korN
Yeni Üye
Yeni Üye



Kadın
Mesaj Sayısı : 29
Yaş : 54
Yaşadığınız Şehir : 06 Ankara
İşiniz : Öğrenci
Hobiniz : Müzik, sinema
Kayıt tarihi : 03/12/07

Mustafa Kemal ATATÜRK Empty
MesajKonu: Geri: Mustafa Kemal ATATÜRK   Mustafa Kemal ATATÜRK Icon_minitime2007-12-16, 23:25

10. ve 11. Cumhurbaşkanı AHMET NECDET SEZER

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/55241430agustoszaferbayrami_30082006_2.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 55241430agustoszaferbayrami_30082006_2 550) {this.width = 550;}">[/url]

Genelkurmay Başkanı Orgeneral YAŞAR BÜYÜKANIT

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/527655atahalk5.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 527655atahalk5 550) {this.width = 550;}">[/url]

Köylü'ye AL ANANI GİT demek yerine KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR derken..

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/846796atayurt9.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 846796atayurt9 550) {this.width = 550;}">[/url]

Mahalledeki hacı okulu yerine modern okulda bir dersi dinlerken..

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/771577ataist5.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 771577ataist5 550) {this.width = 550;}">[/url]

Modern ATATÜRK halk arasında İstanbul Boğazında yüzerken..

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/830214atacumb1.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 830214atacumb1 550) {this.width = 550;}">[/url]

Mustafa KEMAL asil asil yürürken...


[url=https://2img.net/r/ihimizer/img264/9554/arkadasbukarzmayabaksuzro6.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK Arkadasbukarzmayabaksuzro6 550) {this.width = 550;}">[/url]
Mustafa KEMAL ve BAŞI AÇIK EŞİ

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/4878654a3her423.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 4878654a3her423 550) {this.width = 550;}">[/url]
[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/37927434aher3.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 37927434aher3 550) {this.width = 550;}">[/url]

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/19067141.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 19067141 550) {this.width = 550;}">[/url]

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/273451523herh25.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 273451523herh25 550) {this.width = 550;}">[/url]

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/404589714_nisan_1019.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 404589714_nisan_1019 550) {this.width = 550;}">[/url]

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/9185324234ag23423.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 9185324234ag23423 550) {this.width = 550;}">[/url]

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/691719ger5235423.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 691719ger5235423 550) {this.width = 550;}">[/url]

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/75662t3423.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 75662t3423 550) {this.width = 550;}">[/url]

[url=http://www.resim-yukle.com/img01/14/898257523aher23.jpg]Mustafa Kemal ATATÜRK 898257523aher23 550) {this.width = 550;}">[/url]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mustafa Kemal ATATÜRK
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Dikmen Lisesi Forum «© Copyright '08» :: ****** :: ****** ve Hayatı-
Buraya geçin: