Dikmen Lisesi Forum Yönetici
Mesaj Sayısı : 89 Yaş : 54 Yaşadığınız Şehir : 06 Ankara İşiniz : İnternet Editörlüğü Hobiniz : İnternet, şiir, sinema, surf Kayıt tarihi : 01/12/07
| Konu: Laiklik 2007-12-18, 23:20 | |
| Laiklik: "Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması" şeklinde özetlediğimiz lâiklik ilkesi, Türk Devriminin vazgeçilmez bir unsurudur. Demokratik olmanın da gereği... ******'e göre din, insanların vicdanlarında yer alması gereken kutsal bir kavramdır. Bu düşünceden yola çıkan Gazi 31 Ocak 1923'de şu sözleri söylüyordu: "Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabi olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması gereklidir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur." Genç Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sağlam temeller üzerine oturtulabilmesi için, ilk önce devletin kurum ve kuruluşlarının laikleştirilmesi gerekiyordu. DEVLETİN LÂİKLEŞTİRİLMESİ 1.)Samsun’a çıkış. Amasya kararları, Erzurum, Sivas Kongreleri ile ulusun kendi kaderini kendisinin belirlemesi ilkesinin vurgulanması. 2.)23 Nisan 1920'de T.B.M.M.'nin açılması. "Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur" ilkesinin kurtuluşun ve kuruluşun simgesi olması. 3.)20 Ocak 1921 Anayasasının kabulü. 4.)1 Kasım 1921 Saltanatın kaldırılması. 5.)29 Ekim 1 923 Cumhuriyetin ilânı. 6.)3 Mart 1924 Hilafetin kaldırılması. 7.)20 Nisan 1924 Anayasasının kabulü. 8.)10 Nisan 1928 Anayasadan Türkiye Devletinin "Dinî islâmdır" hükmünün çıkarılması. 9.) 5 Şubat 1937 Anayasada değişiklik yapılarak Türkiye Devletinin cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçı olduğu hükmünün Anayasaya konması. HUKUKUN LÂİKLEŞTİRİLMESİ 1.)8 Nisan 1924 Şer'î mahkemelerinin kaldırılması. 2.)30 Kasım 1925 Tekke ve Zaviyelerin kapatılması 3.)17 Şubat 1926 Türk Medeni Kanununun kabulü. 4.)22 Nisan 1926 Borçlar Kanununun hazırlanması. 5.)24 Kasım 1929 İcra, İflas Kanunlarının kabulü. 6.)15 Mayıs 1929 Deniz Ticaret Kanununun kabulü. 7.)5 Aralık 1934 Kadınlara Seçme ve Seçilme hakkının verilmesi. EĞİTİMİN LAİKLEŞTİRİLMESİ 1.)3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat (Öğrenimin Birleştirilmesi) Kanunu 2.)5 Kasım 1925 Ankara Hukuk Fakültesinin açılması. 3.)26 Aralık 1925 Uluslararası Takvim ve Saatin kabul edilmesi. 4.)24 Mayıs 1928 Lâtin rakamlarının kabulü. 5.)1 Kasım 1928 Lâtin alfabesinin kabulü. 6.)10 Haziran 1933 Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun’un kabulü. 7. )1 Ağustos 1933 Üniversiteler Kanununun çıkarılması, Darülfûnun'un kaldırılması. İstanbul Üniversitesinin kurulması. KÜLTÜRÜN LÂİKLEŞTİRİLMESİ Kültürde lâikleşmenin yollan aranırken elbette örf ve âdetlere bağlı kalınacaktı. Tarihten gelen hiçbir şey yok edilmeyecekti. İşte bu düşünceden yola çıkılarak; 1.)30 Kasım 1925 tarihinde 677 sayılı Kanun ile Meclis tarikatları yasaklıyor, tekke, türbe ve zaviyeler kapatılıyordu. 2.)25 Aralık 1925 tarihinde de Meclis tarafından şeyhlik, seyyitlik, üfürükçülük, dervişlik, emirlik, falcılık, büyücülük, muskacılık gibi san ve sıfatların kullanılması ve bunlara ait özel kıyafetlerin giyilmesi yasaklanıyordu. ******'ün laiklikle ilgili görüşlerini Söylev ve Demeçlerinden aktarıyoruz. “Mensubu olmakla mütmain (tatmin) ve mesut bulunduğumuz İslâmiyet dinini yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yüceltmenin kesin elzem olduğu gerçeğini gözlüyoruz. Kutsal ve tanrısal olan inanç ve vicdâni kanaatlanmızı, karışık ve dönek olan her türlü çıkar ve tutkusuna sahne olan politikacılardan ve politikanın bütün organlarından bir an evvel ve kesinlikle kurtarmak, milletin dünyevî ve uhrevî (ahretle ilgili) saadetinin emrettiği bir zorunluktur." (Söylev ve Demeçler C. I. sh. 330) “Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz biri milletin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki, din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddî menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir. İşte biz bu duruma karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz." (Kılıç Ali-Alatürk'ün Hususiyetleri, sh. 116) "Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar." (Söylev ve Demeçler C. III. sh. 76) | |
|